Hastalık, her insanın yaşamının belirli dönemlerinde farklı şekillerde tezahür eden olumsuz bir hal olarak bilinir. Bu yüzden hayatımız boyunca kendimiz ya da bir yakınımız aracılığıyla hastalıklarla iç içe yaşarız. Yani hastalık durumu artık hayatını içerisine yerleşmiş bir süreçtir. Fakat hastalıklar her zaman kolay atlatılabilir veya kısa dönemde tedavi edilebilir nitelikte değillerdir. Örneğin grip olmuş bir insan hasta olarak nitelendirilirken, felçli bir insan da hasta statüsünde gösterilmektedir. Bu farklı tip hastalıkların hayatımıza olan etkileri de farklı olmaktadır. Gribal enfeksiyon sürecinde olan bir hasta yanında bir hasta bakıcı ihtiyacı hissetmeyecektir. Ancak daha ciddi bir hastalık olan felç gibi bir hastalıkta durum tam tersine değişecek ve hasta zorunlu olarak bir hasta bakıcı ihtiyacı duyacaktır. Bu bağlamda değerlendirecek olursak aslında hastalıklar hayatımızı yalnızca fiziksel olarak etkilemez. Hasta yakını olmak sebebiyle ruhsal olarak ya da bakıma muhtaç olan hastaya destek amacıyla maddi olarak da etkiler. Böylelikle ortaya çıkan bu ihtiyaç, yeni bir iş alanının da doğmasını etkilemiş, istihdam alanlarına da dokunmuş olur.

Hasta bakıcı, yalnızca hastaneler içerisinde değil hasta evlerinde de çalışabildiği için özellikle iş hayatının karmaşasından çekinen kadınlar, bu alanı kendilerine açılmış bir yol olarak görürler. Nitekim bir iş sahası olarak ev ortamının düşünülmesi, iş hayatından kaçınan insanlar için bulunmaz bir fırsat sayılabilir. Bunun yanı sıra hastanenin kalabalık ve yoğun temposuna kıyasla ev içi çalışma fırsatı teşvik edici bir unsur olarak görünmektedir. Fakat bununla birlikte her iş alanında olduğu gibi bu dalda da zorlayıcı bazı durumlar söz konusu olabilir. Bakıma muhtaç hastalar çoğunlukla yaşlıları kapsamaktadır. Yaşlıların ruhsal olarak yaşadıkları çöküntü halleri herkes tarafından bilinmektedir. Yaşlılar bir bakıma büyümüş çocuk halini aldıkları için onlarla iletişime geçmeye çalışmak bazen büyük zorluklara dönüşebilir. Bu yüzden hasta bakıcılar yalnızca bu alanın eğitimini almış olmakla yetinemezler. Daha sabırlı ve anlayışlı olmak için bireysel bir çaba da göstermeleri gerekmektedir. İşte bu durum hasta bakıcı görevinin aslında en belirgin yönüdür. Her mesleğin nasıl kendine özgü bir takım gereklilikleri varsa, bu mesleğin gereklilikleri de sabır ve anlayışın normal düzeyin üstünde olması olarak gösterilebilir.

Geçmişten günümüze insanlığın bilimle, teknoloji ile tüm beyin gücünü ortaya koyarak yeni şeyler üretmeye çabalamasının öncelikli sebebi sağlık olmuştur. İçgüdüsel olarak sağlığımızı korumaya odaklı çalışırız. Fakat insanoğlu hastalıklara tedaviler buldukça, zaman içerisinde daha farklı yeni hastalıklar ortaya çıkmakta ve bu döngü böyle sürüp gitmektedir. Günümüzdeki bilim ve teknolojiye rağmen başa çıkılmakta en çok zorlanılan sorun sağlık problemleri olmakla birlikte, hastalandığımızda ihtiyaçlarımızı karşılamak üzere oluşan hasta bakıcılık mesleği, belki de en zor mesleklerden biridir.

Hasta bakıcı, hastanın bütün ihtiyaçlarını, hastalığının oluşturabileceği problemleri, yapılması ve yapılmaması gereken her şeye hakim olmalıdır. En ufak bir hata, bir hayata mal olabileceği için son derece dikkat, sabır ve özveri gerektirir. Duygusal yönden bakıldığında ise hasta bakıcı, hastasına karşı her daim güler yüzlü, şefkatli olabilmelidir. Sağlık problemlerinde, hastanın moral yüksekliğinin etkisinin düşünüldüğünden çok daha fazla olduğu bilimsel bir gerçektir.

Hasta bakıcılar, hasta insanların dışında yaşlılara da hizmet vermektedirler. Yaşlılıkta da hastalıkta olduğu gibi bazı vasıflar yitirildiğinden dolayı, yaşlıların da bakıma, temel ihtiyaçlarını karşılayacak, gerektiğinde bir güler yüz gösterecek, sohbet edecek birine ihtiyaçları vardır. Tüm bu sebeplerden ötürü bu işi yapan insanların öncelikle güler yüzlü olması, insanlara yardım etmekten mutlu olması gerekir. Çünkü insan mutlu olmadığında, işinde de başarısız olur ve bu meslek başarısızlığın kabul edilemeyeceği mesleklerden biridir.

Peki, hasta bakıcı gerektiğinde nerelere başvurmalıyız? Kendimizin ya da bir yakınımızın bedenini, belki de hayatını emanet edeceğimiz bu kişileri nasıl seçmeliyiz? Bu, karşılıklı güven gerektiren bir iştir ve doğru seçimi yapmak çok da kolay değildir. Öncelikle, bir kuruma bağlı çalışan hasta bakıcıların, bireysel çalışanlardan daha profesyonel ve güvenilir olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Bunun dışında, bireysel çalışan birini tercih ediyorsak da mutlaka daha önce benzer bir hastalığa sahip biri ile çalışmış olmasını ya da yaşlı bakımı için çağırıyorsak, aynı yaş gurubundan biriyle çalışmış olmasını göz önünde bulundurarak tercihimizi yapmamızda fayda vardır.